18 Nisan 2013 Perşembe

Otizmli çocuğu olan aileler buluştu


Okul Aile Birliğimizin düzenlediği ilk toplantı yapıldı. Mutluyuz, gururluyuz :) Konuyla ilgili bir de haber hazırladık. İşte, haberimiz:

Özel çocukların aileleri birbirini eğitiyor! Denizli ili sınırları içinde yaşayan ve özel eğitime ihtiyaç duyan 0-6 yaş arasındaki çocukların eğitim aldığı Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Denizli Özel Eğitim Anaokulu’ndan bir ilk daha… Hacer Taştekin, 2.5 yıl önce, atipik otizim tanısı konulan oğluyla yaşadıklarını ailelerle paylaştı.

“Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var” düşüncesiyle hareket eden Denizli Özel Eğitim Anaokulu Okul Aile Birliği tarafından organize edilen toplantı samimi bir havada geçti. Benzer sorunlara sahip ailelerin bir araya gelmesi sinerji yarattı. Otizm ile ilgili hazırladığı sunumu katılımcılarla paylaşan Hacer Taştekin’in anlattıkları diğer aileler için de umut oldu. Bundan 2.5 yıl önce ilk tanı konulduğunda oğlunun streotip hareketleri bulunduğunu, akranlarıyla iletişim kuramadığını, oyuncaklarla uygun şekilde oynamadığını ve konuşma gecikmesi olduğunu belirten Taştekin, sabır, emek ve yoğun eğitimle bütün bu sorunları geride bıraktıklarını ifade etti.

 “Oğluma tanı konulduğunda ilk geldiğimiz yer burası oldu. O zaman daha rapor almamış olmamıza rağmen bu okulun bize kapılarını açması sayesinde hemen eğitim almaya başladık. Raporun çıkmasının ardından da oğlum rehabilitasyon kuruluşuna sonra da anaokuluna gitmeye başladı. Bu üç kurumun dışında bende sürekli olarak oğlumla ilgilendim ve onu 5 dakika bile boş bırakmadım” diyen Hacer Taştekin, erken tanı almış ailelerin çok şanslı olduğunu çünkü eğitimle otizmli bir çocuğun akranlarının yaptığı her şeyi yapabileceğini söyledi.

“Bizim çocuklarımız farklı bir şekilde öğreniyor ama mutlaka öğreniyor.” diyen Taştekin, geçtiğimiz günlerde yapılan tetkiklerin ardından artık özel eğitime ihtiyacı kalmadığına dair  oğluna verilen raporun bunun bir göstergesi olduğunu söyledi. Sunumdan çok etkilendiklerini  belirten katılımcılar başarıya ulaşmış bir anne ve oğul görmenin kendilerinin mücadele azmini de güçlendirdiğini ifade ettiler. 

4 Nisan 2013 Perşembe

Özeliz! Farklıyız! Farkında mısınız?

Otizm konusundaki toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla Denizli Çamlık Özel Eğitim Uygulama Merkezi (OÇEM) öncülüğünde 2 Nisan’da planlanan yürüyüş 10:30-11:30 saatleri arasında yapıldı. Ailelerin çocuklarıyla birlikte katıldığı etkinlik renkli görüntülere sahne oldu... 

Tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak ve sorunların çözümüne katkıda bulunmak için,  BM’nin kararıyla, 2008’den beri, 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü, Nisan ayı da otizm farkındalık ayı olarak kabul ediliyor. Amaç otizmle ilgili araştırmaların desteklenmesi, erken tanı ve tedavinin yaygınlaştırılması…

Nisan ayında pek çok etkinlik düzenleyerek otizm konusundaki farkındalığı artırmayı hedefleyen Denizli Çamlık Özel Eğitim Uygulama Merkezi’nin ilk etkinliği otizm farkındalık yürüyüşü oldu. Denizli Valilik makamında Vali Yardımcısı Abdullah Acar’ı ziyaretten sonra, Belediye bandosunun da katılımıyla Denizli Valiliği’nin önünden başlayıp Büyükşehir Belediyesi önünde sonlanan yürüyüşe, otizmli çocuklar ve ailelerin yanı sıra, konuya duyarlı vatandaşlar da destek verdi. Belediye önünde  İsmail Tosunoğlu Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi Mehter Takımı yürüyüşe katılan grubu karşılayarak Otizm Farkındalık Yürüyüşüne renk kattı.

Dünyada ve ülkemizde otizmli birey sayısının her geçen gün arttığını belirten OÇEM Okul Aile Birliği Başkanı Berrin Öner, bu sayının Amerika’da 88’de 1 olduğunu vurguladı.

Otizme ve yaşanan sorunlara dikkat çekmeyi amaçladıklarını ifade etti. Otizmli çocuklar için yapılacak olan yeni okulun projesinin çizildiğini ve arsasının yerinin belirlendiği dile getiren Öner şunları söyledi: “Sayın Valimiz Abdülkadir Demir ve Milli Eğitim Müdürümüz Sebahattin Akgül’ün yeni okulumuza en kısa zamanda kavuşmamız için ellerinden geleni yaptıklarını belirtti. Çocuklarımız şu an çok zor koşullarda eğitim alıyorlar. Bu nedenle okulumuzun bir an önce yapılabilmesi için hayırsever iş adamlarımızdan destek bekliyoruz.”

Nisan ayı içinde etkinliklerinin devam edeceğini belirten Berrin Öner, Denizli’deki ilköğretim öğrencilerine yönelik resim yarışması düzenlediklerini, okullara yönelik ziyaretler gerçekleştirileceğini ve 19 Nisan’da uzmanların da katılımıyla “Otizm ve Aile” konulu bir panel yapılacağını söyledi.






2 Nisan 2013 Salı

Otizm için ortak yayındayız


2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü vesilesiyle gönüllü otizm aktivisti ve Nazım Özgün’ün annesi M. İrem Afşin’in yazısı:
Nisan… Aylardan bahar. Havada baharın müjdecisi kokular, yavaş yavaş açan çiçekler, cıvıltıları ile hayatımıza neşe katan kuşlar, güneşin sıcak ışığına kavuşan dünya. Nisan, ruhumuzu aydınlık günlerde ferahlattığımız ay.
Nisan, 2008 yılından bu yana, dünya üzerinde yaşayan milyonlarca çocuk ve aileleri için çok başka bir anlam daha taşıyor: OTİZM.
2 Nisan, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratarak otizmden kaynaklanan sorunlara çözümler yaratmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edildi. Her yıl, “Otizm Farkındalık Ayı” olan Nisan ayı boyunca dünya genelinde otizmin sorunlarını ve çözümleri konuşuluyor, araştırmaların teşvik edilmesi ve erken teşhisle tedavinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Oğluşum Nazım Özgün ile otizm labirentine adım attığımız o ilk günden bugüne 8 yıl geçti. Otizmin karmaşık fırça darbeleri yüzünden, hayatımızın yol haritasını yeniden tanımladık. Bazen düşününce sanki otizmden önce bir hayatımız yokmuş gibi hissediyorum. Çok eskiden kendini fanusuna kapatmış ruh bebeğimin, şimdi benimle hayatı paylaşması nasıl bir mucizedir, çok iyi biliyorum.
Otizm, doğuştan gelişen, genetik altyapıya dayanan, karmaşık nörolojik-biyolojik tabanlı bir gelişim bozukluğu. Başkalarıyla etkileşimde bulunmayı engelleyerek bireyin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan otizm, genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkarak çocukların sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkiliyor.
Amerikan Sağlık Bakanlığı verilerine göre bugün dünya genelinde okul çağındaki her 88 çocuktan biri otizm teşhisi alıyor. Otizm erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 3-4 kat daha fazla görülüyor, her 54 erkek çocuktan biri günümüzde otizm riski taşıyor. Dünyada son yıllarda şeker, kanser ve AIDS dahil olmak üzere bir çok hastalıktan daha fazla sayıda otizm teşhisi alınıyor.
Ülkemizde sağlıklı istatistikler olmaması nedeniyle, Otizm Platformu’nun öngördüğü verilere göre, tahmini olarak 550.000 otizmli birey ile 0-14 yaş grubunda 150.000 civarında otizmli çocuk bulunduğu “varsayılıyor.” Otizmli bireylerin ebeveynleri, kardeşleri, yakın akraba ve çevreleri de hesaba katıldığı zaman, Türkiye’de her ile yayılmış durumda otizmden etkilenen 2 milyondan fazla vatandaşımızdan bahsedebiliriz.
Otizmin kapısını açmak için ilk önemli adım, erken teşhis. Otizm, yaklaşık bir yaş civarında ilk belirtilerini gösteriyor. Annenin sesi ve gülümsemesi gibi sosyal uyaranlara bebeğin tepkisiz kalması veya tepkilerinde yavaşlık olması, göz teması kurmada zorluklar, motor gelişmede ve taklit becerilerinde gecikme, uyku ve yemek düzeninde sorunlar ilk belirtiler arasında sayılabilir. Çok yaygın bir yanlış kanı, özellikle erkek çocukların geç konuştuğu veya anne/babası geç konuşan çocukların da geç konuşacağı düşüncesi… Ve erken teşhis, otizmli çocuğun gerekli eğitim ve tedavileri alarak hayata katılması için ilk önemli adım.
Eğer çocuğunuz;
Sizinle ve başkalarıyla göz kontağı kurmuyorsa,
İsmi söylendiğinde veya çağrıldığında dönüp bakmıyorsa, söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa,
Konuşmada yaşıtlarının gerisinde kalmışsa, başkaları ile söyleşiyi başlatma ya da sürdürmede belirgin bir bozukluğu varsa, basmakalıp, yineleyici (ekolali) ya da özel bir dil kullanarak garip konuşuyorsa veya konuşması hiç gelişmemişse,
Gözleri sık sık bir şeye takılıp kalıyorsa,
Anlamsız gülme veya ağlama krizleri varsa,
Parmağıyla istediği şeyi işaret ederek göstermiyorsa,
Oyuncaklara amacına uygun oynamayı beceremiyorsa, yaşıtlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa,
Ellerini kanat gibi çırpma, parmak uçlarında yürüme, kendi çevresinde veya eşyalar etrafında dönme, sallanma, çırpınma şeklinde garip ve yineleyici hareketleri (stereotipi) varsa,
Bir şarkının bir bölümünü tekrar tekrar söylemek, dolapların kapaklarını sürekli olarak açıp kapatmak, ayak parmaklarının ucunda odanın bir ucundan öbür ucuna koşturmak, bazı eşyaları döndürmek veya sürekli sıraya dizmek gibi çeşitli ilgi ve davranış takıntıları varsa,
Günlük yaşamındaki düzen ve program değişimlere aşırı tepkiler veriyor ve uyum sağlayamıyorsa,
Kendisine ve çevresine yönelik zarar verici davranışlara sahipse,
vakit kaybetmeden teşhis için uzmanlara başvurmak gerekiyor.
Otizmin tedavisi var mı? Otizm, beş bilinmeyenli bir denklem gibi: Nedenleri tam olarak saptanamadığı gibi tek bir kesin tedavisi de günümüzde “henüz” mevcut değil! Otizm, toplumsal fark, ırk, dil, din gözetmiyor, çocuk yetiştirme biçiminizle veya sosyo-ekonomik koşullarınızla da ilgilenmiyor. Genetik faktörlerin yanı sıra, çevresel koşulların – yanlış beslenme, çevre kirliliği, kimyasal maddeler, yanlış ilaç kullanımı, ağır metaller, aşılarda bulunan bazı koruyucu maddeler vb.- otizmi tetiklediği düşünülüyor.
Otizmde biyolojik tedaviler ile ilgili çalışmalar devam ederken, bugün için kabul edilen en önemli tedavi aracı, erken yaşta verilmeye başlanan yoğun bireysel özel eğitim. Doğal gelişim gösteren her çocuğun kendiliğinden öğrendiği her şeyi, otizmli bir çocuğa özel eğitim yardımı ile öğretmek zorundasınız. Bu durum bazen iğneyle kuyu kazmaya benzese bile, her otizmli çocuk kendine göre bir öğrenme biçimine sahip. Önemli olan, kapıyı açacak doğru anahtarı bulmak.
Bilimsel olarak erken yaştaki çocuk için kanıtlanmış yoğun eğitim süresi haftada bireysel ve grup eğitimi olarak 40 saat. Oysa ülkemizde sosyal güvenlik kapsamında “otizm özel eğitim raporlu” çocuklar için aylık 6- 12 saat olan özel eğitim süreci, dünya genelinin oldukça gerisinde kalıyor.
Otizmli çocukların mutlaka eğitim sistemi içinde yer almaları gerekiyor. Çünkü eğitim, otizmli birey için her şeyden önce “tedavi” anlamına geliyor. Otizmi diğer engel gruplarından ayıran en önemli fark; erken tanı ve erken bireysel/kaynaştırma eğitimiyle otizmli çocukların sorunlarının büyük bir kısmını aşmaları.
Oysa yaşamın gerçeği hiç de böyle söylemiyor size! Oğlum Nazım Özgün ile okul öncesi eğitim, ilkokul ve ortaokul süreçlerinde yaşadıklarımız, ayrımcılık hikayelerinden ibaret. Otizmli/Aspergerli çocuk, genellikle bilgi eksikliğinden kaynaklanan dirençleri nedeniyle, okul yönetimleri, öğretmenler ve diğer veliler tarafından okulda “istenmeyen çocuk” ilan ediliyor. Kaynaştırma raporlarına rağmen, okul idareleri otizmli kaynaştırma öğrencisinin kaydını almak istemiyorlar. Okul yaşamı esnasında yaşanan sorunların büyük bir kısmını hoşgörü, anlayış ve bilgi yetersizliğinin giderilmesi ile çözebiliriz, yeter ki toplum tarafından yaşamın her anında bizlere dayatılan en büyük “engel” olan ayrımcılığı yok edelim!
Otizmin oldukça karmaşık yapısı, otizmli bireyle birlikte ailesi başta olmak üzere yakın çevresindeki herkesi hayatın tüm evrelerinde etkiliyor. Otizmli bir çocuğun ilerlemesinde en büyük sorumluluk ailelerde, en ağır yük de annelerin omzunda! Otizmden etkilenen bireyin ve ailesinin her şeyden önce yalnız ve ötelenmiş bir hayata mahkum edilmemesi için, özellikle doğal gelişim gösteren çocuk ebeveynlerinin toplumsal yaşamı bizimle paylaşmayı öğrenmeleri gerekiyor.
Oğluşum, benim uğur Böcüğüm, aldığım her nefesin anlamı, yaşam öğretmenim! O’nunla birlikte otizmle mücadele ederken, mutluluğun tek bir bakış veya tek bir kelimeden ibaret olduğunu görme fırsatım oldu. Seslenince dönüp bakması, ağzından tek bir kelime çıkması, ağlayıp öfke krizleri geçirmeden bir tam gün geçirmesi, benimle gezmeye, markete, restorana, sinemaya gidebilmesi, kendini hayatın gündelik akışında veya okul hayatı içinde idare edebildiğini görmek için… yıllarca sabırla bekledim.
Biz ikimiz, çok başka bir yerden, büyük bir boşluktan, hiçlikten, sessizlikten, kapalı bir fanusun içinden geliyoruz. Yoku çok, azı fazla, yaşam sevincinin dibine vuran, hayatı farklılıkları ile yaşamayı öğrenmek zorunda kaldığımız bir uçurumun taa en dibinden geliyoruz. Öyle bir yerden geliyoruz ki, “gelmez, düzelmez, hayata katılmaz, konuşmaz, kendini seslendirmez, hayatı anlamaz, anlatamaz, asla paylaşamaz, duygularını gösteremez, hissedemez, arkadaş olamaz, okuyamaz, hiçbir zaman tam öğrenemez, hatta sevemez” demişlerdi… Hepsinin ne kadar boş olduğunu yaşama sımsıkı tutunmasıyla gösteren oğluşumun annesi olmak kadar beni hayatta tanımlayan bir şey yok!
Son 8 yılda ailemiz haline gelen otizm topluluğunun içindeki her otizmli çocuk benim de çocuğum, otizmli anne-babalar ise yoldaşım. Onlardan sadece biri olarak diyorum ki, gündelik hayatın içinde karşılaştığınız ağlayan bir çocuğu yargılayıp, annesine laf etmeden önce bir an düşünün. Çocuğunuzun sınıfında otizmli bir çocuğun da olmasının, farklılıkları yaşayarak öğrenecek kendi çocuğunuza da faydası olacağını lütfen unutmayın.
Her yıl Nisan ayı, Türkiye’de otizm adına yeni umutlar, yeni adımlar demek… Eğer siz de “Otizmin farkındayım, ama fark etmek yetmez, yaşamı paylaşmak gerek!” diyorsanız, otizmli çocukların ve anne-babalarının seslerine kulak verin, sesimize ses katın, otizmin bilinirliği ve sorunların çözümü için gönüllü destek verin ki, çocuklarımız hep beraber büyüsün
Çünkü her çocuk farklılıkları ile yaşamda yer almayı hak eder!
Nisan Dünya Otizm Farkındalık Ayı’nda yaşamı paylaşan herkese yürek dolusu selam olsun!

Otizm için yürüdük

Dinç ailesi İstanbul'un ardından Denizli'deki ilk eylemine katıldı. Denizli Çamlık Özel Eğitim Uygulama Merkezi (OÇEM) tarafından düzenlenen, otizme yönelik farkındalığı artırmak amacıyla bu sabah 10:30-11:00 saatleri arasında yapılan yürüyüşe katıldık. Denizli Valiliği'nin önünde başlayan yürüyüş Denizli Belediyesi'nin önünde son buldu.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Otizmin farkında mısınız?

Tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratmak ve sorunların çözümüne katkıda bulunmak için,  BM’nin kararıyla, 2008’den beri, 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü, Nisan ayı da otizm farkındalık ayı olarak kabul ediliyor. Amaç otizmle ilgili araştırmaların desteklenmesi, erken tanı ve tedavinin yaygınlaştırılması…

Bu ay ben ne yapacağım derseniz? Denizli Tabip Odası'nın dergisi için otizmle ve bizim bu yoldaki maceramızla ilgili bir yazı yazdım. 2 Nisan'da Denizli Valiliği'nden Denizli Büyükşehir Belediye'ye kadar olan yürüyüşe katılacağız Dinç ailesi olarak. Ayrıca 2 Nisan'da, Nazım Özgün'ün annesi İrem Afşin'in otizmle ilgili yazısına, sosyal medya anneleriyle aynı anda, yer vereceğim.


19 Nisan'da Avşar Hoca, Veysel Hoca ve otizmli çocuğu olan bir annenin vereceği seminere katılacağız. Ayrıca EÇEM'de otizmli çocuğu olan ailelere yönelik bir etkinlik gerçekleştirmeyi planlıyoruz.  


Belki bir ihtimal 27-28 Nisan'da da Ankara'daki Otizm Spektrum Bozukluğu Konferansı'na katılacağız. Sizi de bekleriz...