Denizli’de
yapılan sanat terapi çalışmaları onkoloji hastalarının hayata daha sıkı
sarılmalarına vesile oldu. Kanser aslında bireylerin hayatına ansızın giriyor ve beraberinde büyük sorgulamalar getiriyor. Hayatın bütün travmaları gibi kanserle yüzleşmek de kolay değil. Habertürk gazetesine yazmak için katıldığım sanat terapi seansı o kadar etkileyeciydi ki kelimelerle anlatmak zor. Sonra baktım ki haber çok kısa girdi ben de buraya yazmaya karar verdim. Sanat iyileştirir diye boşuna demiyorlar...
Denizli Onkoloji Gönüllüleri Dayanışma Derneği
üyelerinin katılımıyla, Gülpembe Yakın, tarafından gerçekleştirilen sanat
terapi çalışmaları kanser hastalarına iyi geldi. Aslında bu yolculuğun
başlangıcı da oldukça ilginç. Ev hanımı Gülpembe Yakın, üniversiteye gidemediği
için hep bir burukluk hissetmiş. Bu yüzden yıllar sonra, çocukları üniversiteye
gittiği zaman, hep hayalini kurduğu resim bölümüne girmeye karar vermiş. 42
yaşındayken girdiği Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) resim bölümünü 46 yaşında
birincilikle bitirmiş. Sonra da aynı bölümde yüksek lisansa başlayarak sanat
terapi çalışmaya karar vermiş. PAÜ’de bu alanda çalışan hoca olmadığı için
yolculuklar başlamış. İstanbul’da bulunan Aura Psikoterapi ve Sanatla Terapi
Eğitim Merkezi ile Uludağ Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği 400 saatlik sanat
terapi eğitimine katıldıktan sonra öğrendiklerini uygulamaya başlamış.
Can
acıtıyor ama fark yaratıyor
Nisan 2016’da başlayıp Kasım 2016’da sonlanması
planlan sanat terapi çalışmaları herkese o kadar iyi gelmiş ki hala devam
ediyorlar. Kanser hastaları her hafta perşembe günü saat 13:30-16:30 arasında DENOG’un
yerinde bir araya geliyor. 10 kanser hastasının katıldığı çalışmların amacının
hastaları duygusal yönden desteklemek ve hayata daha fazla tutunmalarını
sağlamak olduğunu ifade eden Gülpembe Yakın, terapi devam ederken kendisinin de
kanser olma ihtimalinin gündeme geldiğini ve bu durumun kanser hastalarını daha
iyi anlamasına vesile olduğunu ifade ediyor. ‘’Sanatın unsurlarını kullanarak
dışavurumu sağlamayı hedefledik. Bazen boya, bazen çamur, bazen müzik hepsini kullandık. Sanatın iyileştirici görevi
var. Sanat terapi doktorun tedavisinin destekçisidir. Sanat terapi kendinle
karşılaşma yeridir. Can acıtabilir ama farkındalık yaratır’’ diyor.
Hayata
bakış açımız değişti
Bu terapilerle oyun oynar gibi kendilerini bulduklarını söyleyen Dudu Şahin Kocabaş, çalışmaları başlangıçta çok ciddiye
almadığını ama kendisinde yarattığı değişiklikleri görünce dört elle
sarıldığını belirtiyor. Terapiler sayesinde insanları yargılamadan dinlenmeyi
öğrendiğini söylüyor. ‘’Kendimiz olmayı öğrendik. Kızım da terapilere
katılıyor. Bizdeki değişikliği eşim de fark etti. Her geldiğimizde kendimizin
farklı bir özelliğini keşfediyoruz. Bazen birinin daha büyük bir sorunu oluyor.
Onu hep birlikte sarıp sarmalıyoruz. Sanatla terapinin sadece hastalıklarla
ilgili olmadığını, hayata bakış açısını değiştirdiğini düşünüyorum‘’ diyor.
Herkesin
sanatla terapiye ihtiyacı var
Sanatla terapi sayesinde içindeki duyguları
rahatça anlatabildiğini söyleyen 45 yaşındaki Gönül Kaygın, bir yıldır
terapilere katıldığını söylüyor. ‘’Terapilerden çok memnunum. Kendi içimde
hapsettiklerimi artık çok rahat ifade edebiliyorum. Sadece onkoloji
hastalarının değil herkesin sanatla terapiye ihtiyacı var. Çünkü herkesin
yaşadığı zorluklar var’’ diyor.
Her
haftayı iple çekiyor
Üç yıldır onkoloji hastası olduğunu söyleyen 52
yaşındaki Yurdanur Coşkun, terapilerin kendisini çok değiştirdiğini, bu
değişikliklerin ailesi tarafından da fark edildiğini ifade ediyor. ‘’Bir yılı
aşkın bir süredir buraya çok severek geliyorum. Çok şeyden yararlandım ve çok
değiştim. Bunu çocuklarım da söylüyor. Daha once tutuktum, kendimi ifade
edemiyordum. Artık duygularımı saklamıyorum. Burada eleştirilmeden, sözü
kesilmeden dinlenmek, değer verildiğini ve anlaşıldığını hissetmek çok güzel.
Terapilerin hastalığım üzerinde de olumlu etkileri olduğunu düşünüyorum. Gülpembe
hanım programı hiç bitirmesin istiyorum. Her haftayı iple çekiyorum ve buraya koşarak
geliyorum. Sanatla terapi benim için kendini bulmak oldu.’’
Hastalıktan
bahsetmiyoruz
Sanatla terapi sayesinde rahatladıklarını
söyleyen Yolacan Acunbaş, 74 yaşında. 2003’te mide kanseri tedavisi görmüş. Sanatla
terapinin daha önce geçirdiği sıkıntıları yenmesine faydalı olduğunu ifade
ediyor. ‘’Üzüntüleri paylaşarak bunları yenmenin yollarını hep birlikte
buluyoruz. Sanat terapide hastalıktan bahsetmiyoruz. Hayatta geçirdiğimiz
sıkıntıları resimlerle, yazılarla anlatarak rahatlıyoruz.’’
Katıldığım seans beni o kadar çok etkiledi ki ne söylesem az. Bir fırsat bulalım ve derneğimizde böyle bir uygulamayı hayata geçirelim diye düşündüm. Konu otizm olduğunda hep önce çocuklara ne yapabiliriz diye düşünüyoruz. Oysa ki bizim de ruhumuzun desteğe ihtiyacı var. Sanat terapi de bunu sağlamak için birebir. Kapılarını ve kalbini bana açan DENOG ailesine ve Gülpembe Yakın'a da bu vesileyle teşekkür etmek isterim.