Catherine Baker’ın Zorunlu Eğitime Hayır kitabını okuduğumda
lisedeydim. Yani epey uzun süre önceydi J Kızını okula göndermeyen ve bunun
gerekçelerini bir kitap yazarak anlatan Baker’ın söylediklerini çok haklı
bulmuş ve bir gün çocuğum olursa onu okula göndermemeye karar vermiştim. Deniz’i
bir sürü okula aynı anda götürmeye başladığım zamanlardan beri hayatta
planladıklarımızla başımıza gelenler arasında ne çok fark olduğunu daha iyi
görür oldum.
Bugün okullar açıldı. Duru ve Deniz için yeni bir dönem başlıyor.
Geçen yıl Saime Aslan Anaokulu’na giden Duru ve birinci dönem Özel Eğitim
Anaokulu’na ve kaynaştırma öğrencisi olarak Vilayetler Birliği Anaokulu’na
giden Deniz, bu yıl 1200 Evler İlkokulu’nun ana sınıfına gidecekler. Bugün Duru
ile birlikte onun sınıfına gittik. Öğretmeniyle ve arkadaşlarıyla tanıştık.
Deniz için ise henüz ders zili çalmadı. Çünkü psikoloğumuz Deniz
Bakar’ın tavsiyesine uyduk. O bana, “Okullar yeni açılacak, diğer öğrenciler ve
veliler de kaygılıdır. Bu ortam Deniz’e iyi gelmez. Önce sınıfın düzeni
otursun. Öğretmeni sınıf arkadaşlarına ve velilere Deniz hakkında bilgi versin”
dedi. Duru’nun sınıfındaki tanışmanın ardından Deniz’in öğretmeniyle tanıştık.
Birlilikte neler yapabileceğimiz hakkında konuşmak, öğretmeninin Deniz’le ilgili
pozitif yaklaşımı ve hatta Öncü Anaokulundan arkadaşı Erdem’in de oğlumla aynı
sınıfta olacağını öğrenmek hoş bir sürpriz oldu.
Her sene başında Deniz hangi okula gidecek, öğretmenleri kim
olacak, eğitime nasıl cevap verecek vb. yüzlerce soru kafama üşüşüyor. Acaba
onunla ilgili doğru kararları verebiliyor muyuz sorusu da cabası... Benzer
sorular farklı gelişim gösteren çocukların çoğunun ailesinin peşini bırakmıyor.
İnternette paylaşılan yorumlara bakıyorum. Yaş ilerledikçe umutsuzluğun dozu
artıyor. Umutsuzluğun yanı sıra otizmli çocukların yüzlerine kapanan kapıların sayısı da artıyor. Koskoca
Denizli’de okul öncesinde sadece 24 tane otizmli kaynaştırma öğrencisi var. Ne
acı değil mi? Zannetmeyin ki Türkiye’de durum parlak Denizli’de kötü. Sınıflar
yükseldikçe toplumsal kabul düşüyor, ayrımcılık artıyor. Bütün bir yaz çok kaygılıydım ama bugün sanki
okulda işler iyi gidecekmiş gibi bir hisse kapıldım. 1200 Evler İlkokulu’nun
rehber öğretmenleriyle konuştuğum günde benzer şeyler hissetmiştim, hadi iyi olsun diyelim öyle olsun…J